Tüm dünyada uzaylı denilince belli bir yüz çizilir. Beyaz tenli kocaman bir kafa üzerine, büyük simsiyah iki göz, incecik bir ağız ve küçük bir burun.
Bu şeklin nereden geldiğini biliyor musunuz ?
Bilmeyenler için bu yazımızda Roswell olayından bahsedeceğiz.
1947 senesinde Amerikanın Roswell şehrine bir uzay gemisi düşer. Kaza yapan bu geminin içerisinde insana benzemeyen canlılar vardır. Kazada ufonun içindeki canlıların hepsi ölmemiş, canlı olarak ele geçirilenler de olmuştur (Zülkarneyn -3 : Dropa Diskler yazımızda bahsettiğimiz Dropa Disklerde anlatılan olaya benzemiyor mu).
Tabi ki Amerikan hükümeti ufoyu ve içindekileri hemen ortadan kaldırır ve olayı örtbas edip yalanlar.
İşte bu gemiden çıktığı söylenen canlının resmi, uzaylı denince çizilen resimlerin kaynağıdır.
Olay sadece fotoğrafla kalsa iyi, ölen canlıya otopsi yapılmış ve videoya da kaydedilmiştir.
videoyu seyretmek isteyenler aşağıdaki adresten seyredebilirler.
http://www.youtube.com/watch?v=sVcaT2QnoDs
Bu bağlantıdan açamayanlar youtube'da Roswell autopsy veya Alien autopsy yazarlarsa da videolara ulaşabilirler.
Amerika'nın gizli teknolojileri üzerine yazılan ve komplo teorisi denilip geçiştirilmeye çalışılan iddialar belki de Roswell olayı ile başlar. Ufo'nun incelenmesi ile elde edilen bilgilerle Amerika'nın bilim ve teknolojide bir sıçrama yaşadığı ve bu çalışmaları gizli yürüterek meşhur 51'ci bölgeyi kurduğu, o bölgede daha sonraki yıllarda görülen ufo fotoğraflarına bakılarak, Amerika'nın aslında ufo yapabildiği vb şeklinde pek çok iddia ortaya atılmıştır.
Bu görüntülere bakıp da bunlar uzaylı demek en basit ve en makul açıklamadır. Keza dünyanın her yerinde geçmiş yıllardan kalma, bugün dahi yapamayacağımız gelişmişlikte yapılar bulunmakta ve antik yazılar sürekli tanrılardan veya ışıklı cisimlerle gökyüzünde dolananlardan bahsetmektedir.
Bu kadar belge ve yazı varken uzaylıların var olduğunu söylemek ne kadar makulse, bütün bu kanıtları görmezden gelip, olmaz öyle şey demek o kadar mantıksızdır.
Ama göz ardı edilmemesi gereken bir iddia daha var.
Ve tabi ki bu iddia da yine Bay X'den gelecek. Bay X, bizlere Roswell olayını öyle bir yorumlayacak ki, tüm bakış açımızı değiştirecek. Ufodan çıkan canlıların neden dişi olduğunu, fiziksel görünüşlerini ve otopside ortaya çıkan gariplikleri, ne için dünyaya geldiklerini anlatacak.
11 Eylül 2015 Cuma
10 Eylül 2015 Perşembe
KÜRT SORUNU - 3 : DIŞ GÜÇLER
Kürt sorununun bu kadar büyümesindeki önemli etkenlerden biri de tabi ki dış güçlerdir. Marshall yardımının uygulanmaya başladığı 1948 yılından beri Türkiye artık hiçbir şeye tek başına karar veremez olmuştur. İşin daha da kötüsü iktidara gelenler artık Türkiye'nin çıkarını değil, başka ülkelerin çıkarlarını düşünür olmuşlardır.
Atatürk dönemi tam bağımsız bir ülkeden, nasıl oldu da adeta sömürge ülkesi haline geldiğimiz ayrı bir yazı konusu olacak kadar ilginç bir konudur. Dış güçlerin, yöneticileri nasıl ellerinde tuttukları, onları nasıl yetiştirdikleri, devlet kademelerine nasıl sızdıkları, Türk yöneticilerin bunlara neden ve nasıl izin verdikleri, üzerinde konuşulması gereken bir konudur.
Örneğin, çoğu kimse bilmez, Türk eğitim sistemini şekillendirenler Amerikalılardır. Taa İsmet İnönü zamanında danışman adı altında gelen Amerikalılar, nasıl aptal bir nesil yetiştirilirin çalışmalarını yapmışlardır. Ve bugün, ektikleri tohumların meyvelerini toplamaktadırlar.
Kürt sorunu da bu dış güçlerden bağımsız değildir. Bir yandan devlet ve iktidar kademesindeki adamlarına Kürtlere baskı yaptırırken, diğer yandan Kürtler arasındaki adamlarına da isyan propagandası yaptırmışlardır. PKK'nın kurulması, eğitilmesi, beslenmesi ve korunması işini de üzerlerine almışlardır. PKK'nın silahlarının nereden geldiğini herkes aslında bilmektedir. Nedense, orta doğuda bizden habersiz yaprak kımıldamaz diyen güçlü devletimiz bu konuda pek bir şey yapamamaktadır !
PKK'nın kurulmasında dış güçlerle beraber derin devletimiz de rol sahibi olmuştur. Ama en azından o dönemlerde yürekli gazeticiler vardı. Canı pahasına (ki o dönemlerde öldürülmek çok daha kolaydı) olayları araştıran ve gerçekleri yazabilen gazeteciler vardı. Uğur Mumcu gibi gazeteciler devlet-Pkk ilişkisini araştırırken öldürülmüştü mesela. Maalesef günümüzde bu tarz gazetecilik ölmek üzeredir. Veya varsa da biz o gazetecilerin yazdıklarına ulaşamıyoruz, haberimiz olmadığından.
Amerika gibi ülkeler uzun vadeli planlar yaparlar. Sabırlıdırlar. Acele etmezler. Başarısız olmaya başladıklarında hemen başvuracakları bir B veya C planları vardır mutlaka. Bu büyük planın bir parçası da Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesi idi. Güneydoğu en hafifinden özerk bölge olacak ya da Türkiye'den kopacaktır. Ortadoğuda bir Kürt bölgesi yaratılacaktır. Bunun yolu da siyasetten geçmektedir. Bu nedenle PKK geriye çektirilmiş ve APO bir siyasal lider haline dönüştürülmeye çalışılmıştır.
Büyük Ortadoğu projesi (BOP), dün yaratılmış bir proje değildir. Adım adım işlenmektedir.
İşin asıl ilginç tarafı ise Recep Tayyip Erdoğan, bu BOP'un eş başkanı olmakla övünmektedir.
AKP bu büyük projeyi uygulayacaktır. Eğer uygulayamazsa, koltuğundan olacaktır. Bakmayın siz dün barışık, bugün kavgalı olmasına. Büyük güçler bu tarz gel-gitlere ses çıkarmazlar. Yeter ki yoldan sapılmasın. Amerika, Erdoğan'dan desteğini henüz çekmemiştir.
Peki adım adım özerkliğe doğru gidiyorsak, HDP'nin bundaki rolü nedir ? HDP barış mı istiyor yoksa özerklik mi? PKK bitecek mi yoksa bu Kürt özerk bölgesinin veya belki de devletinin askeri gücü mü olacak ? Devletimiz çözüm süreci ile çözülmeyi mi başlattı yoksa gerçekten bütünleşmeyi mi ? Bu oyunlar nasıl durdurulabilir ?
Sonraki yazılarımızda bu soruların cevaplarını arayacağız.
Atatürk dönemi tam bağımsız bir ülkeden, nasıl oldu da adeta sömürge ülkesi haline geldiğimiz ayrı bir yazı konusu olacak kadar ilginç bir konudur. Dış güçlerin, yöneticileri nasıl ellerinde tuttukları, onları nasıl yetiştirdikleri, devlet kademelerine nasıl sızdıkları, Türk yöneticilerin bunlara neden ve nasıl izin verdikleri, üzerinde konuşulması gereken bir konudur.
Örneğin, çoğu kimse bilmez, Türk eğitim sistemini şekillendirenler Amerikalılardır. Taa İsmet İnönü zamanında danışman adı altında gelen Amerikalılar, nasıl aptal bir nesil yetiştirilirin çalışmalarını yapmışlardır. Ve bugün, ektikleri tohumların meyvelerini toplamaktadırlar.
Kürt sorunu da bu dış güçlerden bağımsız değildir. Bir yandan devlet ve iktidar kademesindeki adamlarına Kürtlere baskı yaptırırken, diğer yandan Kürtler arasındaki adamlarına da isyan propagandası yaptırmışlardır. PKK'nın kurulması, eğitilmesi, beslenmesi ve korunması işini de üzerlerine almışlardır. PKK'nın silahlarının nereden geldiğini herkes aslında bilmektedir. Nedense, orta doğuda bizden habersiz yaprak kımıldamaz diyen güçlü devletimiz bu konuda pek bir şey yapamamaktadır !
PKK'nın kurulmasında dış güçlerle beraber derin devletimiz de rol sahibi olmuştur. Ama en azından o dönemlerde yürekli gazeticiler vardı. Canı pahasına (ki o dönemlerde öldürülmek çok daha kolaydı) olayları araştıran ve gerçekleri yazabilen gazeteciler vardı. Uğur Mumcu gibi gazeteciler devlet-Pkk ilişkisini araştırırken öldürülmüştü mesela. Maalesef günümüzde bu tarz gazetecilik ölmek üzeredir. Veya varsa da biz o gazetecilerin yazdıklarına ulaşamıyoruz, haberimiz olmadığından.
Amerika gibi ülkeler uzun vadeli planlar yaparlar. Sabırlıdırlar. Acele etmezler. Başarısız olmaya başladıklarında hemen başvuracakları bir B veya C planları vardır mutlaka. Bu büyük planın bir parçası da Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesi idi. Güneydoğu en hafifinden özerk bölge olacak ya da Türkiye'den kopacaktır. Ortadoğuda bir Kürt bölgesi yaratılacaktır. Bunun yolu da siyasetten geçmektedir. Bu nedenle PKK geriye çektirilmiş ve APO bir siyasal lider haline dönüştürülmeye çalışılmıştır.
Büyük Ortadoğu projesi (BOP), dün yaratılmış bir proje değildir. Adım adım işlenmektedir.
İşin asıl ilginç tarafı ise Recep Tayyip Erdoğan, bu BOP'un eş başkanı olmakla övünmektedir.
AKP bu büyük projeyi uygulayacaktır. Eğer uygulayamazsa, koltuğundan olacaktır. Bakmayın siz dün barışık, bugün kavgalı olmasına. Büyük güçler bu tarz gel-gitlere ses çıkarmazlar. Yeter ki yoldan sapılmasın. Amerika, Erdoğan'dan desteğini henüz çekmemiştir.
Peki adım adım özerkliğe doğru gidiyorsak, HDP'nin bundaki rolü nedir ? HDP barış mı istiyor yoksa özerklik mi? PKK bitecek mi yoksa bu Kürt özerk bölgesinin veya belki de devletinin askeri gücü mü olacak ? Devletimiz çözüm süreci ile çözülmeyi mi başlattı yoksa gerçekten bütünleşmeyi mi ? Bu oyunlar nasıl durdurulabilir ?
Sonraki yazılarımızda bu soruların cevaplarını arayacağız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)