10 Ekim 2012 Çarşamba

ZÜLKARNEYN - 2

Bir önceki yazımızda kuranda geçen Zülkarneyn isimli kişiden bahsetmiş ve bununla ilgili ayetleri yazmıştık. Bu yazımızda ise Zülkarneyn ile ilgili çok ilginç yorumları olan bir yazardan, İskender Türe'nin aynı isimli kitabından bahsedicez. Zülkarneyn'ni araştıran kişilerin mutlaka okuması gereken bir kitaptır.

İskender Türe daha önceden bahsettiğimiz ayetleri çevirirken kelimelerin köklerine inmekte ve o kelimelerin kuran'da başka hangi anlamlarda kullanıldığına bakmaktadır. Aslında bu yöntem kuran'ı okurken izlenmesi gereken bir yoldur. Herkes Arapça bilmeyebilir ama piyasada bulunan kitaplarda veya internette bununla ilgili kaynaklar bulunabilir. Daha basit bir yol ise bu yolu izleyen yazarları bulup okumak ve yazdıklarını başka yazarların yazdıkları ile kıyaslamaktır.

Bu ve benzeri yollar izlendiği zaman, daha sonra da bahsedeceğimiz gibi, kuran'ı hiç anlamadığımızı göreceğiz. Allah'ın seçtiği kelimeleri, sıradan bir insanın günlük konuşmasında kullandığı kelimelerle aynı tutup bu şekilde anlayıp yorumlamak, hatta bazen hiç anlamayıp resmen uydurmak, işin derinlerine inildiğinde sık rastladığımız durumlardandır. Bu nedenle kuran'ın sırf çevirilerden 'hakkınca' anlaşılamayacağını, biraz araştırma yapmak gerektiğini de belirtmiş olalım.

Zülkarneyn, eski zamanlarda yaşamış biridir ama Türe'ye göre yapmış olduğu seyahatler uzaysal boyuttadır. Zülkarneyn ayetlerinin daha başında geçen sebep kelimesinin yukarıya çıkmaya yarayan bir araç olduğu yorumunu yapmakta ve yaptığı yolculuklarda nerelere gittiğini, ayetlere dayandırarak yerlerini, örneğin bu yerlerden birinin Orion takım yıldızında olduğunu tespit etmektedir.

Yine kehf suresinde geçen yecüc-mecüc'ün de bu seyahatleri sırasında gittiği bir gezegende (yerini de belirterek) yaşadıklarını, onlardan şikayet edenlerin ise ona yakın başka bir gezegende yaşadıklarını söylemektedir.

Türe'nin yorumlarının hepsini buraya almanın imkanı yok. Ayetlerden yola çıkarak Zülkarneyn'nin nerelere gittiğini belirten Türe'nin yorumlarını çok ilginç ve kitabının mutlaka okunması gerekmektedir. Bu yazıyla biz sadece kendisini tanıtmak istedik.

Fakat ortada belirsizlik var. Zülkarneyn'nin dünya ile irtibatı nedir ? Dünyada nasıl bir iz bırakmıştır ki insanlar onu soruyor ? Yecüc-mecüc başka bir gezegende ise nasıl oldu da geçmişte dünyaya geldiler ve gelecekte de gelecekler ?

Bu konudaki gelecek yazımızda Zülkarneyn'in kim olduğu, neden geçmişten bugüne iz bırakarak geldiği ile de ilgili olarak Bay X'in yorumlarına başvuracağız. Ve kendisinden, Zülkarneyn'i anlatan eski çağlardan kalma çok önemli yazıtların olduğunu ve bunların çevirilerini göreceğiz.

Bununla da kalmayacağız. Bay X'den çok daha önce Zülkarneyn ismini bile bilmeyen bir yabancı yazarın yazdığı bir kitaptan bahsedip, Zülkarneyn'nin gelecek nesiller için, yani bizim için bıraktığı yazılara bakacağız. Çok daha ilginci, kendi görüntüsü olduğunu sandığım hologramik görüntülerle ve kendi sesiyle başından geçenleri anlattığı kayıtların varlığından bahsedeceğiz.

Geçmişimizin sırrı, yaşanan olaylar, tarihimiz bizzat Zülkarneyn tarafından anlatılmaktadır ve bu kayıtlar maalesef pek bilinmediğinden hala saklı olarak tutulmaktadır.

7 Ekim 2012 Pazar

TEK DİŞİ KALMIŞ CUMHURİYET

Akp'nin cumhuriyetin temellerine ilişkin yapmış olduğu değişiklikler özellikle laik kesim tarafından kaygıyla izleniyor. Refah partisi iktidarıyla beraber başlayan laik kesimin cumhuriyete sahip çıkma güdüsü Refah sonrası gerilemişken, Akp'nin kökten kararları ile yeniden alevlenmeye başladı.

İyi de bu laik kesim hangi cumhuriyete sahip çıkmaya çalışıyor ?

Gelin yaşanan bir örnek üzerinden bakalım neye sahip çıktığımızı.

Bir firmada şoför olarak çalışan bir akrabam, firmanın iflasını açıklaması ile tazminat ve son birkaç ayda ödenmemiş maaşı ile 30-35 bin lirasını kaybetti. Fabrika satılırsa paralarını belki alırlar ama fabrikaya da borçları nedeniyle banka el koymuş durumda. Yüzlerce ailenin hakkı buhar oldu uçtu.

İşte savunduğumuz cumhuriyet budur.

Zengin olan banka, alacağına hemen el koyabilirken, işçiler yılların emeklerinin boşa çıkmasıyla kaldı. Firma sahibi yıllardır iflası açıklamasının sinsi planı ile üzerindeki tüm mal varlığını akrabalarının üzerine geçirirken mahkeme bütün bu işlemleri görmezden gelip, buraya kadar diyor. Devlet ise bütün bunlara seyirci olmanın ötesinde, bu yapının sürmesi için gerekli kuralları koyuyor.

Düzen, üçkağıtçının ve büyük firmaların çıkarlarına göre işliyor.

Akp'ye karşı çıkarak, modernizmi savunup gericiliğe karşı çıktığını düşünenler aslında bu düzenin sürmesini istiyor. Onlara sorarsanız, tabi ki düzenin böyle olmasını istemediklerini söyleyecekler ama Akp'den önce bu düzenin değişmesi için ne yaptıklarını sorarsanız, hiçbir şey yapmadıklarını ve düzenin partilerine oy vermeye devam ettiklerini görürsünüz.

Peki Akp ne istiyor, bu düzeni adaletli şekilde değiştirmek mi ?
Tabi ki hayır. Sadece başkalarının faydalandığı bu sistemi aynı tutup sadece kazananın kendi adamları olmasını istiyor.

Peki Akp'ye karşı mevcut cumhuriyeti savunanlar kimler ?
Bu cumhuriyetin kaymağını olmasa da yoğurdunu yiyenler. Kaymağını yiyen kesim Akp'den kendilerine tabi olurlarsa yaşamlarına ve gelirlerine karışılmayacağı garantisini aldılar. Diğer kesim ise işi gücü olan, gelecekle ilgili olumlu hayaller kuran, gezip tozup eğlenebilen kesim. Hal böyleyken, sistem onları mutlu ederken, ezilenlerin tarafına pek bakmak istememişlerdi. Hala da bakmıyorlar. Tek istedikleri hayatlarına karışılmaması.

Tüm kavga bundan ibarettir. Akp'nin düzeni de kurulsa, mevcut düzen de devam etse olan yine gariplere olacaktır.

Öyleyse bu kavga fırsattır. İkisini de istemediğimizi, adil bir düzenin gelmesi gerektiğini, herkesin emeğinin karşılığını kaygı duymadan alabileceği bir düzeni savunduğumuzu haykırmanın zamanıdır.

İlerde bir yol ayrımı görülüyor. Tercih yapma zamanıdır.