1 Haziran 2015 Pazartesi

HDP'YE OY VERMEK YADA VERMEMEK

7 Haziran seçimlerine giderken en çok konuşulan parti HDP oldu. Bir taraf HDP'nin barajı geçmesi için onu allayıp pullayıp, Selahattin Demirtaş üzerinden şirin göstermeye çalışırken, diğer taraf PKK'nın öldürdüğü sivillere atıf yapıp HDP'nin PKK ile organik bağına gönderme yaparak onu reddediyor.

Peki Türkiye'nin geleceği açısından hangisi daha olumlu ?

Eğer demokrasi diyorsak, tüm partiler mecliste temsil edilmeli diyorsak, HDP'yi bundan ayıramayız. O da siyasette yer edinmeye çalışan bir partidir ve bu anlamda bir partinin faaliyetlerini ama barajla ama siyaset dışı yollarla engellemeye çalışmak demokratik değildir.

HDP'nin meclis dışında kalması demek, Kürtlerin seslerini duyuramamaları demektir. Kendini ifade edemeyen, dinletemeyen bir çocuk bile dikkat çekmek için bağırıp çağırmaya, ağlamaya, eşyaları kırmaya başlamıyor mu ? Nasıl olur da bir şeyler anlatmaya çalışan milyonları dinlemekten vazgeçeriz ? Bu onları PKK'nın kucağına atmak olmaz mı ?

Buna karşılık HDP'ye yapılan en büyük eleştiri, HDP'nin PKK'yı bitirmeye çalışmak gibi derdinin olmaması, onunla beraber yürümesi şeklinde. Önce silah bıraksınlar sonra siyaset yapsınlar deniyor.

Birincisi, Kürt hareketi uzun yıllardır siyaset yapmak istiyor ama kurdukları partiler sürekli kapanıyor. 10'a varan parti kapatmaları, meclisten milletvekili kaldırmaları henüz unutulmadı. Adamlara siyaset yapma imkanı verildi mi ki ? Bu partiler kapatılmasaydı belki PKK çoktan lağvedilmişti.

İkicisi ve asıl söylemek istediğimiz şu :

HDP meclise girerse ne olur ?

Demokrasi, zehrini, onlara da verir !

Şu an HDP barajı aşabilmek için Türklerin oyuna ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle bu seçimde "köprüyü geçene kadar" olsa bile söylemini yumuşatmak zorunda kalmıştır. Artık öyle sabahtan akşama Kürt diyememektedir. Toplumun diğer sorunlarına da değinmek zorunda kalmıştır. İşte bu demokrasi zehri, HDP'yi değiştirecektir.

Nasıl mı ?

HDP barajı geçince bir yol ayrımına girecek. Ya eski haline dönecek ve sonraki seçimde barajı geçemeyecek ya da bal tutan parmağını yalayacaktır. İktidar olabilmek, herkesin gözlerini boyar. HDP de gözlerini iktidara dikecektir. Ve iktidara giden yolun Türklerden geçtiğini görecektir. Bu nedenle Kürt'lerin haklarını savunurken PKK'dan ve Abdullah Öcalan'dan uzaklaşmaya başlayacaktır. Hatta belki bölünerek onları tasfiye edecektir.

Bu ikinci yol hem HDP hem Türkiye için büyük bir şanstır çünkü Selahattin Demirtaş şahsında açıkta duran Türk solunu toparlayabilecek en güçlü adaydır.

İktidara yürüyen bir HDP olduğunda, onu destekleyen Kürtler de kendilerinin iktidar düzeyinde temsil edildiğini görünce, özerklik veya ayrılmak düşüncelerinden vazgeçecek ve içlerindeki katı Kürtçüleri tasfiye edeceklerdir.

Yönettiğiniz bir devletten neden ayrılmak isteyesiniz ki ?

Şu an iki arada bir derededirler HDP. Hem siyasal Kürtleri küstürmeden Türklere yanaşmaya çalışmakta, hem de Türkleri ikna ederken Kürtleri AKP'ye kaptırmamaya uğraşmaktadır.

HDP'nin, meclise girdikten sonra yavaş yavaş Abdullah Öcalan'ı ve PKK'yı bitirmesi gerekiyor. Onlardan vazgeçmelidir, ki bu da kolay iş değildir kendileri için.

İşte tam da bu nedenle Türkler de Kürtlere yardım etmelidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder