18 Kasım 2013 Pazartesi

KÜRT SORUNU - 1 (KÜRTLER)

Günümüzde insanların övünç duyduğu konuların başında ırk geliyor. Aslında çok ilginç bir psikolojidir bu. Kendi emeği, alın teri, düşüncesi ile üretmiş olmadığı bir şeyden övünç duymak, incelenmesi gereken bir duygu. Nihayetinde ırkımızı kendimiz seçemeyiz. Bir ırkı hakir görürken, aslında küçük gördüğümüz o ırktan da doğabilme ihtimalini düşünmeyiz veya düşünüp, üstün ırka ait olduğumuz için Tanrının bizi kutsadığına, dolayısıyla önemli şahıslar olduğumuza inanırız.

Bu bile, ırk konusundaki övünmenin altında nasıl bir psikoloji yattığını gösteriyor. İnsanın zayıflığından kaynaklanan bir psikoloji.

Irk meselesi, Kürt sorunu ile gündemimize geldi. Yıllarca bunu Kürt sorunu olarak ifade etmekten bile kaçındık (ki bence de Kürt sorunu olmamalı bu işin adı, ama farklı bir nedenle). Herkesin Türk ismi altında çok mutlu olduğuna veya olması gerektiğine inandık.

Aslında sorun Türklerde değil yalnızca. Bu topraklarda yaşayan herkeste. Örneğin bugün Kürtler, Türkler tarafından baskı gördüklerini, asimile edildiklerini, kültürlerini, dillerini yaşayamadıklarını söylerler ama ellerine fırsat geçtiği zaman aynı baskıları başkalarına yapmaktan çekinmezler.

Küçüklüğümden beri gördüğüm bir sahnedir bu. Ne zaman ki bir Zaza çıkıp, biz Kürt değiliz, ayrı bir ırkız der; siyasal Kürt hareketine mensup olanlar hemen atılır. Hayır öyle bir şey yok, Zaza'lar da Kürttür, devlet sizi asimile ettiğinden, beyninizi yıkadığından böyle düşünüyorsunuz diye çıkışırlar. Yani insanların kendilerini istedikleri gibi tarif etmesini kabul etmezler. İsterler ki, doğu ve güneydoğudaki tüm farklı ırklar, kendilerini Kürt veya Kürt'ten gelme olarak tanımlasınlar. Aksini söyleyen ya Türk ajanıdır yada Türk propagandası altında asimile olmuştur.

Bu tartışmaları merak edenler, youtubeda herhangi bir Zaza türküsünün altına, Kürtlerin nasıl yorum yaptıklarına bakabilirler.

Görüldüğü gibi Türk'ün Kürt'e yaptığını, eline fırsat geçtiğinde Siyasal Kürtler de sayıca daha az olan diğer ırklara yapmaktadır.

Hal böyle olunca siyasal Kürtlerin dertlerinin demokrasi olmadığı, ellerine güç geçerse, diğer ırkları kültürel olarak ezecekleri ortadadır.

Bir diğer husus da Kürtlerin demokrasiyi bu kadar dillerine dolamalarına rağmen, aslında demokratik olmadıkları gerçeğidir. Ki bu da Kürtlerin değil, bu topraklarda yaşayan herkesin sorunudur. Kürtler ezildikleri için demokrasiye sarılmışlardır ama örneğin aile içinde, aşiret (!) içinde hiç de demokratik olmayan uygulamalar hala geçerlidir. Demokrasi, kendinden güçsüze nasıl davrandığın ile ölçülür. Bu ölçüyü Kürtlere de uyguladığımızda Türklerdeki gibi pek de samimi olmayan sonuçlar ortaya çıkar.

Ayrıca sabah akşam Türk de Türk diyen, başka bir şey demeyen MHP gibi bir parti ile, sabah akşam Kürt de Kürt diyen bir Kürt partisi (sürekli kapatıldıklarından isim yazamıyorum) arasında bir fark da yok. İkisi de ırkçı bir partidir.

Fakat bu gerçekler, diğer bir gerçeği, yani yıllardır Kürt kimliğinin ezildiği gerçeğini değiştirmez.

Ama tartışmaya Kürt meselesi diye de bakılamaz. Çünkü ezilenler sadece Kürtler değildir. Olayı sadece Kürtlere indirgemek, diğer ırklardan halklara haksızlık yapmak demektir. Kürtler sayıca çok oldukları ve daha iyi örgütlendikleri için bugün ön plandadırlar ama demokrasinin gereği, tartışmaya Kürt sorunu olarak bakmamayı gerektirir.

Sadece bir ırkın isteklerini gerçekleştirmeye çalışmak, onların ismini anayasada Türk isminin yanına koymak, demokrasimizi güçlendirmez. Tam tersine, daha önceden Türk adı altında yapılan baskıları, Türk ve Kürt adı altında yapmayı yasal hale getirir.

Çünkü önemli olan bir ırkın talepleri, hakları değildir; bir kişi dahi olsa o insanın haklarıdır.

Devam edeceğiz...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder